29 Ocak 2015 Perşembe

Lehv-i Mahfuz

Hayatın her döneminde farklı duygular diğerlerinin arasından sıyrılıp 'ben de buradayım' diyor.
Bu aralar cümle içinde değil de hayatın içinde en sık kullandığım kelime 'şaşırmak'.
Diğerlerinin arasından kendini büyük bir arzuyla ayırabildiğini oturup izlediğim günler yaşıyorum.
Ne yalan söyleyeyim onun bu performansına bile şaşırıyorum.
İnsanlara şaşırıyorum.
Yaşadıklarıma değil de yaşattıklarına, hissettirdiklerine şaşırıyorum.
İnsanın içinde sürekli değişime gittiğini gördüğüm ve bu değişimin kotalı bir özellik olmasını umduğum günler.
Aksi takdirde yıllarım sadece şaşırmakla geçebilir galiba.
Peki insan neden bir sabah yatağa yattığı kişi olarak kalkmaz?
Bunu son zamanlarda kendime sık sık soruyorum.
Severek takip ettiğim bir köşe yazarının kaleme aldığı bir yazısıyla aydınlandım.
Yazısı Lehv-i Mahfuz isminde bir kitapla ilgiliydi.
"Kur'an'da geçen ve günlük hayatta sık sık kullandığımız tövbe,aslında tanrının bizi değil insanın kendini bağışlamasını anlatan bir kavrammış..."
Kendini bağışlamak.
Etrafındakileri şaşkına çeviren, kendi iç sesinde sürekli peşinden gittiği ses tonlarındaki farklılığının sebebi bu işte.
İnsan her sabaha kendini bağışlamak için bir adım atarak uyanıyor.
Ya da uyanmak istiyor.
Çoğu zaman gün içinde kendine yenik düşse de 'olan bu 'olsa da 'olması gereken'in bu olmadığını bildiği için bazı günler etrafındakilerin şaşkın ama mutlu bakışlarına sebep oluyor.
Sizin de zaman zaman 'ne yaptığının/ne dediğinin farkında mısın sen?' cümlesi dilinizin ucuna kadar geliyor mu?
Sonra her zaman yarını düşünerek yaşamanıza rağmen o dakikalarda anı yaşamayı seçmiyor musunuz?
Bir sabah kendini bağışlamayı seçerek uyanmış insanlar hayatımıza teğet geçmezken onlara 'dengesiz', 'ne yaptığını bilmeyen', 'iki yüzlü' gibi sıfatları yapıştırıvermiyor muyuz?
Ben bu sabah uyandığımda aslında her şeyin planlı olarak yapılmadığını anladım.
İki yüz yoktu parçalara ayrılmış, toparlanmaya çalışan bir ruh vardı.
Dengesizdi evet ama bu dengeyi kurmak onun elinde de değildi onu gördüm.
Bu zamana dek neler yaptığını bal gibi de biliyordu ve kendini affetmek bu kadar zorken bana affettirmeye çalışıyordu.
Yemezler demek isterdim...
Değiştiğine inanmak istediğiniz insanlara bir şans verin de demek isterdim ama ben bu konuda oldukça karışığım ne yazık ki.
Birilerinin tövbe ederek uyandığı bir günün aynı istikrarla devam edemediğini gördüğüm günlerim oldukça çok oldu.
Her seferinde 'belki bu defa..' ile başlayan cümleler kurdum.
Sanırım ben ne olursa olsun her seferinde 'bu son' diyerek bir defa daha inanmayı seçeceğim.
Umarım bu kez yanılmam.
Umarım bugün günah çıkarışlarınızın, çevrenizdekilerin hayatına ne denli dokunduğu farkındalığını yaşadığınız bir gün olur.
Umarım bu sabaha tövbe ederek uyanmışsınızdır ve bu değişim sizin kotanızın dolduğuna ibare olan kırmızı ışığı yakmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder