1 Şubat 2015 Pazar

Sarılmak 'sarmak'tan gelir

Bugünlerde fark ediyorum.
Duygu dediğimiz şey insanın vücuduna sonradan enjekte edilen bir sıvı gibi.
Ya da sonradan nakli yapılan,hastane filmlerinde kendini göstermezken her zerremde 'ben buradayım' diye bağıran küçücük ama tüm bedenimi etkisi altına almayı başarabilen mucizevi bir organ gibi.
Bu organ nakli doğumla birlikte, istisnasız her bireyde gerçekleştirilen bir işlem.
Gerçekleştirilen dediğime bakmayın gerçekleştirilmek üzere tüm bireyler işlem odasına alınırken işlemi kabul eden bünyeler kadar kabul etmeyenlere de rastlanıyor.
Yani anlayacağınız doğuştan insanın doğasından gelen bir durum değildir ana merkezdeki kontrol koltuğuna duyguların yerleştirilmesi.
İşte tam da o andan itibaren duyguları olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrılıyor insanoğlu.
'Mantığıyla hareket edenler'diyerek içimize sindirdiğimiz bu kabul etmeyen kesim bir ömür boyu hayattan zevk alma eşiğinden uzakta yaşıyorlar.
Yeri geldiğinde mantığıyla duygularını ayırmasını bilenler değil böylesi bir ayrıma gerek duymadan istisnasız başından geçen her olaya içsel olarak rasyonel yaklaşan insanlardır bunlar.
Duygunun yanında promosyon olarak bahşedilen empatiden de haliyle nasibini alamamışlardır.
Empatinin peşinde sürükleyerek getirdiği kelimelere sözlüklerinde yer vermeye gerek duymamışlardır.
'Lütfen' gibi mesela.
Soru cümlelerinin sonuna gelen 'mısın?'lara ihtiyaç duymadıkları gibi 'özür dilerim'in varlığını unutmuşlardır tıpkı 'ağızdan çıkmadan önce düşünme'yi anlatan tüm sözcükleri unuttukları gibi.
Ağızdan çıkmadan öncesini geçtim sonrasında 'ben ne yaptım!' bile diyemeyecek kadar serttirler.
Duvarları kalın kalındır.
Tüm duvarlarını beyin süzgecinden geçirdikleri tuğlalarla örüp 'benim doğrularım' adını verdikleri alçıyla sıvamışlardır.
Bırakın yıkmayı 'delikten bakıvereyim'lik ufacık bir boşluk bile bulamazsınız.
Hep yarısı boş bardaklar vardır onlar için.
Susuzluğunu yarım bardakla gidermeyi denemezler de 'bu bana yetmez!' deyip olanı da sağa sola savururlar.
Sonra içlerinde kalanı bastıracak su bulamadıklarından öfkelerini kusarlar yeterince uzakta olmayanlara.
              * * *
Geçen gece iki arkadaşımla yemeğe çıktık.
İkisini de bu konuda birbirlerinden farklı olmalarına bakmaksızın çok seviyorum.
Ama çok sevmem birinin mantığıyla hareket ederken diğerinin duyguları tarafından yönlendirildiği gerçeğini görmezden gelmeme sebep olamıyor.
Rasyonel olanı diğerine,yine susuz kaldığı bir anda,tüm öfkesini kusuveriyor sebepsiz yere.
Diğerinin dişlerini sıktığını, bir ayağını sandalyesine hafif hafif üst üste birkaç kez vurmasıyla biraz biraz sarsılan sandalyemden, anlıyorum.
Dişlerimi sıkıyorum.
Gözlerim doluyor.
'Lavaboya gideceğim'diyerek ayrılıyor yanımızdan.
Peşinden gidiyorum.
Kapısında beklerken dışarıya ses duyulmasın diye hıçkırıklarını tuttuğunu tahmin edebiliyorum.
Bir süre geçiyor ve kapı aralanıyor.
Hiçbir şey demeden boynuna dolanıveriyorum.
'Ağlama,sen ağladığında içim ağlıyor'derken başlıyorum ağlamaya.
'Ağlama,içim ağlıyor' diyor.
Daha çok ağlıyoruz.
Rahatlıyoruz.
Birbirimizin gözyaşlarını siliyoruz.
Sarılmamla birlikte sıktığı dişlerinin aralandığını fark ediyorum.
Sarılmak,farklı iç seslerden ortak bir koro yapmak gibidir.
Günün birinde birinin gözyaşlarının içinize döküldüğünü fark ederseniz sessizce sarılın sadece.
Sarılmak sağanak yağışlı geçen baharın ardından açan güneş gibidir.
Güzeldir.
Sıcacıktır.

7 yorum:

  1. Duygu ancak bu kadar içsel anlatılabilirdi...Çok güzel okurken ruhum hafifledi teşekkürler İpek'cim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vakit ayırıp okuduğunuz ve güzel duygularınızı paylaşıp mutlu ettiğiniz için ben teşekkür ederim asıl :)

      Sil
  2. Başlığıyla kendini okutan yazılar vardır, bu onlardan birisi galiba.. Hani bazı yazılar olur, kayıp arama bürosu gibi birşeydir.. Satır arasında sana ait olanı; hatta yitirdiğini görüp gelip almanı beklerler.. Sarılmak, sarmaktan gelir.. Benim aldığım bu oldu.. Okunaklı bir kalem.. Teşekkür ederim.. Burak Yetkin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizi bekleyen yitirilmis parcayi benim yazimda bulmus olmaniz ne hos...Tesekkur ederim.

      Sil
  3. Güzel ve anlamlı bir dokunuş.duygularının perdesini 2 kat hatta 3 kat saranlar vardır.ben onlardan biriyim sadece ben yaşarım.ama doğrumu bu yaptığım bunun cevabı varmı...bilmiyorum.Yazıların çok güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zamanla içinden çıkamadığınız tüm soruların cevabını bulabilirsiniz umarım.Teşekkür ederim :)

      Sil
  4. Ben cevap aramıyorum.zaman da peşimi bırakmıyor.korkarım kafam düşünceleri içinde tutamayacak kadar yorgun durumda.

    YanıtlaSil