Yağmur.
Ailemizin en yeni, en taze, en güzel üyesi.
Kıvırcık saçları, gülünce küçülen gözleri, gözünün altında oluşan bir gamzesi var.
Daha şimdiden her anını fotoğraf karelerinden takip edebilecek kadar geniş bir albümü var.
Yanında olamayıp da her yeni fotoğrafını gördüğümde kendimi kaybediyorum.
İçime sokasım geliyor.
Ama geçenlerde bir şey dikkatimi çekti.
Her fotoğrafına baktığımda kendi kendime kocaman gülümserken istemsiz olarak verdiğim ilk tepki 'YAAAA tipine bak şunun manyak yaa' oluyor.
İşin kötüsü onu her kucağıma aldığımda dişlerim kamaşırken milyonlarca kez ona da aynısını söylüyorum.
Daha da kötüsü bunu yapan tek ben değilim.
İçimiz kaynıyor.
Sevgimiz taşacak noktaya geldiğinde de dayanamayıp dişliyoruz, döverken seviyoruz anlayacağınız.
Habire yanaklarını, kollarındaki her boğumu, bacaklarını aramızda pay edip yeme planları yapıyoruz.
'Sevmese de çocuk normal bir psikolojiyle büyüse daha iyi olacak galiba' cümlesini akıllara getirdiğimiz kesin.
Hatta yeri geliyor hayvanlarda da aynı tepkileri veriyoruz.
Peki içimizde yatan bu şiddet eğilimi neden?
Güzel şeylere fark etmeden verdiğimiz ilk tepkiler bizi açık ediyor.
Evrimleşme süreciyle kendini minimize etmeyi başarırken yok etmeyi başaramayan iç güdülerimizden kaynaklanıyor.
İnsan doğal haline bırakılırsa,bencil ve saldırgan olma,sadece çıkarlarını düşünme eğilimindedir.
Kimimizde sadece belirli anlarda kendini gösteren bu eğilim kimisinin hayatına yayılmış bir şekilde varlığını sürdürür.
![]() |
Ebru Altan'ın gözünden |
O yüzden giderek şiddet eğilimi yüksek bir toplum olduk.
Sormayı hep unuttuk.
O da yetmezmiş gibi televizyon ve gazetelerde saldırganlığı ve şiddeti kanıksatan bir kültür hakim.
O da yetmezmiş gibi televizyon ve gazetelerde saldırganlığı ve şiddeti kanıksatan bir kültür hakim.
Doğruyu yanlışı ayırt edemeyecek kadar küçük olan çocuklarsa zihinlerine 'olması gerekenin bu olduğu' gibi bir algıyı yerleştirip,ben merkezli bir hayatı tercih ediyorlar.
Karşısındakinin acı çektiğini umursamayan hatta fark bile edemeyen bireyler yetişiyor.
O yüzden otobüslerde yaşlılara yer veren genç insan oranı giderek düşüyor bu ülkede.
O yüzden kadına şiddette istatistikler giderek zirveye oynuyor bu ülkede.
O yüzden hayvanlara bile tecavüz ediliyor bu ülkede.
Siz siz olun önce kendinize sonra etrafınızdaki herkese bu soruyu sık sık sorun.
Bu soru kullanılmaya kullanılmaya körelmiş olan vicdanın belki harekete geçmesine yardımcı olur.
Denemekten zarar gelmez.
Şimdi hepinize soruyorum 'o acı çeken yerinde olsaydınız ne hissederdiniz?'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder