15 Ocak 2015 Perşembe

Mutluluğun 'senin adına'sı olmaz

İnsanoğlu olarak abartıyı severiz bilirsiniz.
Her şeyi abartmak gibi bir huyumuz vardır.
Mutluluğu da mutsuzluğu da.
Başarıyı da başarısızlığı da.
Öfkeyi de sevgiyi de.
Tepkilerimiz olması gerekenin bir değil üç beş adım ötesindedir çoğu zaman.
'Her alanda önde olmak iyidir'i yanlış anladığımız konulardan biri de budur anlayacağınız.
Zamanla, 'olması gereken'le arasındaki mesafeyi iyiden iyiye açar bizimki.
Normal olan gözden iyice kaybolunca, bir süre sonra görmeye görmeye yokluğuna alışır gözümüz.
Normali buymuş hissine kapılıveririz.
Hala normalini koruyabilen insanların verdiği normal tepkiler bize anormal gelmeye başlar.
Bu yüzden acımasızlaşırız.
Yakınını kaybetmiş bir insanın verdiği tepki bizimki gibi salyalı sümüklü, feryatlı figanlı değilse çok da üzülmüş saymayız.
Bunun yanı sıra başarı balonunu uçurabilip haliyle göklere çıkmış orada şartlar gereğince de ağız kulak birleşmesi yaşamış olanlara 'şımarık,bir bilmemnesi olan görmemiş' damgalarını yapıştırıveririz.
Hiç şans vermeyiz bu konuda, çok netizdir.
Bazı konularda olduğu gibi tabularımızı rafa kaldıramama hali yine komodinin üstünden sinsi bir gülüş atar.
Bu tabuların kökeninde bana kalırsa hep bir hırs yatar.
'Niye çekemeyeyeyim canım!(?)' cümlesi her ne kadar aksini savunan sitemli bir cümle gibi görünse de aslında insanın kendine yönelttiği gerçek bir sorudur.
Zor zamanlarınızda sizin halinize içi sızlayan, elinizden tutan bulursunuz da mutluluğunuzu paylaşacak insan çok nadirdir.
Acıyı paylaşmak mutluluğu paylaşmaktan daha kolaydır.
O yüzden 'düşenin dostu olmaz' cümlesi de büyük bir yanılgıdır.  
Düşenin değil yükselenin dostu çok görünür de yoktur.
'Kötü gün dostu olmak' cümlesi de içine kendimizi bırakıverdiğimiz bir başka yanılgıdır.
İnsanoğlu bu cümleyi sarf ederken yine kolayına kaçmıştır.
'Ben kötü gün dostuyum' derken hem yalan söylemiyor olmanın rahatlığını hem de saygınlığını yaşayabilmiştir gönül rahatlığıyla.
Çünkü yanlış yanlışı doğurmuştur.
Ya da delinin biri kuyuya bir taş atmıştır işte.
Sorgulama kavramından çok uzak olan yaşantılarımız bu cümlenin doğruluğunu da beyin süzgecinden geçirmekle uğraşmamış kullanılanlar kutusuna ekleyivermiştir.
Diyeceğim o ki; kötü gün dostu değil de iyi gün dostları edinin kendinize.
Ama sahiden sahi olanlardan.
Sizinle ağlayanlara değil de gülebilenlere açıverin kapılarınızı sonuna kadar.
Ama gerçekten gülebilenlere.
Gülüşü içinizi ısıtanlara.
Sizin adınıza çok sevinecek değil de sevincinizi sevinci bilecek mutluluğunuzla mutlu olabilecek birini bulduğunuzda onu öpüp koklayın, sarın sarmalayın.
Bugün ahşap boyamada ilk çalışmamı tamamladım çocuklar gibi şenim,gidip mutluluğumla cıvıldayabilecek bir çift göz bulayım.
Kendinize iyi davrandığınız,'senin adına' yı cümle içinde kullanmadığınız, yüzünden gözünden samimiyet akan bir gün olsun.
İyi günleriniz bol olsun.
                                       


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder