21 Aralık 2014 Pazar

Zaman akıp giderken

Haftalardır kafamda başa sarıp sarıp izlediğim, çok sevdiğim bir filmin dün akşam sonuna geldik.
Kafamın içinde günlerce sürecekmişçesine yaşadığım an su gibi akıp geçti bitti gitti.
Zamanın değişkenliği...
Evden ayrılıp İstanbul'a döndüğüm zamanlar bana zulüm.
O yüzden tatillerimi uzattıkça uzatırım.
Bir haftalık tatiller olur sana bir ay.
Sonrasında bir ay İstanbul'da kalıp evime geri dönerim.
Sorun şu ki İstanbul'da kaldığım süreyle evde kaldığım süre eşit olmasına rağmen evdeki çok daha kısa, eminim ya kısa işte.
'Bu ders bana yıl gibi geldi' cümlesiyle 'eğlenirken zaman su gibi akıp gidiyor' cümlesi arasındaki fark gibi.
İkisinde de yaşanılan 45 dakika olmasına rağmen hissedilen çok başkadır.
Bunun bilimsel açıklamasını bir belgeselde izlemiştim.
Hadi canım oradan demiştim hatta.
Bu beynin zamanı yavaşlatıp hızlandırmasıyla ilgiliymiş.
İnsan tekrar tekrar yaşamak isteyeceği anları neden hızlandırsın ki?
Bir yeteneğim olsaydı da zevk aldığım tüm anlarımı yıl gibi yaşayabilseydim, her saniyesinin keyfini çıkarabilseydim, en ufak ayrıntısını bile kaçırmasaydım.
Teyzem hep bu yaşında kalsa.
Dün geceyi tekrar yaşasak.
Hiç eksilmesek.
Zaman dursa, biz yaşamaya devam etsek.
Bence kablolar yanlış bağlanmış,sistemsel bir hata içindeyiz bir el atabilirsek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder