
Camı açtım.
Dışarıdaki beyazlığa gözüm alışana kadar kıstım gözlerimi.Yavaş yavaş açtıktan sonra uzun uzun bembeyaz bir güne uyanmanın keyfini çıkardım.
Kendime bir kahve koydum.
Gözlerimi kapattım, rüzgarı iliklerime kadar hissettim.
Mevsimlerin en güzeline sıcacık bir 'hoş geldin' dedim.
Karşı evin aralık kalmış perdesinden içeriye baktım.Herkeste bir telaş etrafı süsleyeceğim diye.
Herkesten bir mesaj 'akşam ne yapıyoruz?'diye.
Takvimde yazan 4 rakamından meğer herkes ne kadar da sıkılmış dedim içimden.
Güldüm.
Sonra fark ettim aslında sebebi 2014 değil 2015.Her yılın başında olduğu gibi 2015'in omzuna da taşıyamayacağı kadar çok mutluluk yükledik.
Yapmak istediğimiz yapamadığımız her şeyi hiç acımadan ondan bekledik.
Mutluluk,sağlık,başarı,aşk getirsin istedik.
Beklentiler sadece üzer hala öğrenemedik.
Değişen bir takvim yaprağından bile bu denli medet umarken kimse de bana çıkıp 'mucize diye bir şey yoktur' demesin.
Bal gibi de mucizelere inanıyoruz ve her an olmasını bekliyoruz işte.
Hayatı bir sıfırlayasımız, baştan başlayıp aynı hataları tekrar tekrar yapasımız var.
Kendimize reset attığımız ya da yeni sürümü indirdiğimiz günmüşçesine yaşıyor oluşumuzu seviyorum.
Ertesi gün değişen hiçbir şey olmayacağının bilincinde olsam da ben bahaneleri severim.
Tüm sevdiklerimle bir araya gelmem için ortaya atılmış çılgınca bir bahanedir benim için her 31 Aralık.
'Küçükken her şey daha güzeldi' deyip her yılbaşını biraz buruk geçiren insanları samimi bulun, sevin.Onlardan zarar gelmez.
Ben de hepinize bir yeni yıl dileğinde bulunayım.
Uzaklarda aradığınız mucizenin içinizde olduğunu keşfettiğiniz bir yıl olsun.
Peki neden bir yıl?
Niye sevdiklerimize sadece 'mutlu, huzurlu,başarılı bir yıl' diliyoruz ve bunu söylemek için neden aralığın son gününü bekliyoruz?
Ben size mutluluğun içinizden taştığı bir yıl değil bir ömür diliyorum.Bu gece yarısı sizin için sadece 2015'e başlangıç değil kendinizle aranızdaki yol yapım çalışmasının son bulduğu gece olsun.