28 Mart 2020 Cumartesi

Alışılagelen

Rutinleri özler misiniz ?
Ben, hayatın rutinlerden sıyrılarak yaşanabileceğine pek ihtimal vermeyenlerdenim.
Rutin, hayatımızı sığdırdığımız cam bir fanus ise ara sıra oradan çıkmak yerine içerisini genişletip, pencereler açmak daha doğru gelir bana.
Çünkü alışkanlık haline getirilmeyen davranışlar daima "ara sıra"dır.
Oysa rutinler öyle mi ?
Zamanla fanusun içine almayı başardığımız her davranış, alışkanlık haline gelir ve "tek seferlik" handikabından kurtulur.
Aksi düşünce en sevilen yemek takımlarının misafire çıkarılması gibidir.
En değerli misafir biz iken ve kalıcı olarak gelmişken yemek takımlarını ısrarla çıkarmamak nedendir ?
Misafir, yalnızca geçici olan mıdır  ?
Ağırlanmayı, az rastlanan mı hak eder ?
Sanmam.
Ben, devamlılığın stresi azalttığına inanırım.
Sürekli olarak zihnimizi farklı bir şeyler yapma isteği ile meşgul etmek, arayışta olmak, bulamayınca panik olmak, bulunca şevksiz olmak, yapılamayan şeyler için bahaneler aramak, bulmak, kızmak, kaçmak gibi her şey bizi memnuniyetsizliğe iten bir zincirin halkası.
Diğer bir deyişle insan, konfor alanının dışına ne zaman çıkmaya yeltenip dışarı baksa perdelerin griliğine aldanıp havayı boğuk görür. En iyisi evde oturayım der ve kendisini "zaten yağmur yağacaktı" diyerek avutur.
Oysa cevap anahtarı, yalnız üç kelimedir.
"Alışkanlık, tekrarla olur".
Ben, hayatı öyle yaşamaya çalışıyorum mesela.
Her ders çıkışında pervazda kahve içer müzik dinlerdim, hala her mesai sonunda aynı yerde bir şeyler içer, çoğunlukla müzik dinlerim.
Haftanın iki günü yazı atölyelerine katılırdım, artık drama ağırlıklı olsa da hala katılırım.
Takip ettiğim türler değişse de hala bazı dergileri okur, bazı Podcast'leri keyifle dinlerim.
Farklı tür sahne oyunlarını mutlaka sık sık dener, "denemeden bilemeyiz"i sıkça cümle içinde kullanırdım, hala öyleyim.
Belirli aralıklarla tek başıma seyahat planı yapardım, hala yaparım.
Gece yağmur yağarsa mutlaka yürüyüşe çıkardım, hala çıkarım.
Gibi gibi gibi..
"Hala" kelimesini sık kullanabiliyor olmak, sebat ve dayanç eşiğinin kırılmasıdır.
Geçmişi gözden geçirmek için bol bol fırsatımın olduğu bugünlerde hayatımın kendi içinde istikrarlı ve düzenli oluşu beni yaşama motive ediyor.
Bugünlerde rutinlerimi topladığım çemberi kendisine kesişim kümesi yapan insanları da birlikte kurduğumuz düzeni de çok özlüyorum.
Kendime söz olsun.
Her şey normalleştiğinde ilk iş, hangi şehirde olursa olsun , Yüzyüzeyken Konuşuruz konserine bilet alacağım ve onların, "yine aynı ton" dediği ses ile "dostlarııım hadi gidelim !" diyeceğim.
Sadece biraz sabır.

Güzel bir gün olsun. 28/03/2020 - 05:06
Keyifle dinleyin.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder