Birilerine yol gösterici olmanız gerektiği zamanlarda yazıya nasıl başlarsınız?
Genç bir kız ve erkek olma yolunda ilerleyen bir sınıf dolusu parlak göze yazılarımın okunacağını duyduğumdan beri bunu düşünüyorum ve kendime yol gösterici olarak seçtiğim insanların yazdıklarından yola çıkmanın iyi bir fikir olduğuna karar verdim.
O insanlardan biri de elbette Nil Karaibrahimgil.
* * *
On yıl önceye gidip kulağıma bir şeyler fısıldama şansım olsaydı şunları söylemek isterdim:
Şu aralar hayatının en güzel dönemine henüz girmedin, çok şanslısın.
O dönem için öyle güzel bir temel hazırla ki ileride baktığında "hayatımın en güzel dönemini dolu dolu geçirdim" diyebil.
Sabret.
Bazen hemen her şey olsun istiyorsun, biliyorum.
Öyle zamanlarda saate bak ve bir dakikanın ne kadar da hızlı geçtiğini fark et.
Bunu fark ettiğinde "daha çok var" dediğin her şeye aslında ne kadar da az kaldığını anlayacaksın.
Upuzun bir yolun henüz çok başındasın.
Bu yol sen istesen de bitecek istemesen de.
O yüzden her adımını dans eder gibi at.
Öyle anlar gelecek ki bazen topuklarından saplanıp kalmışsın ve giderek zamanın içine batıyormuşsun gibi hissedeceksin.
Panikleme.
Çakılıp kalabileceğin bir zaman dilimi yok hayatta unutma.
Gözlerini kapat ve içinden on üçe kadar say çünkü ona kadar saymak bazen yeterli olmayabiliyor.
İnan bana gözlerini açtığında her şeyin daha iyi olduğunu göreceksin.
Saplanıp kalmak isteyeceğin güzel anlar da olacak.
Gitmesin istediğin insanlar, bitmesin istediğin dostluklar da.
Yeni hatıralara hatta bazen yeni insanlara yer açmak için eskilerin sahneden çekilmesi gerekebiliyor.
Umutsuzluğa kapılma.
Senin için yeni bir perde açıldığında orada seni bekleyen yeni insanlar da olacak.
Şu günlerde gelecekteki sen için küçük ipuçları bırak.
Nasıl biri olduğunu, neler yaşadığını unutmamasını sağla.
Gittiğin gezdiğin gördüğün yerlerden kartpostallar al ve onların arkalarına birer cümle yazıp tarih at.
İnan bana gelecekte seni bunlardan daha mutlu edebilecek bir hediye olmayacak.
Birkaç insanın elini sıkıca tut ve onları yıllar dediğimiz rüzgarın savurmasına asla izin verme.
Anılarınızdan bağla mesela onları kendine.
Bunu da nasıl yaparsın biliyor musun?
Yazarak.
İçinden taştığın mektuplar yaz onlar için.
Biliyorum şu an kulağa çok çocukça ve gereksiz geliyor.
Ama bir zaman sonra onlar da sana cevap yazmaya başlayacaklar.Böylece biriktirmenin güzelliğini içinde hissedeceksin.
Yıllar sonra bir araya geldiğinizde onları okuyacaksınız ve hiç hatırlamadığınız detayları satır aralarında bulup şaşıracaksınız.
"İyi ki yapmışım" diyeceksin.
Bunu dedirtecek bir tüyo daha vereyim sana.
İçindeki hazineyi çıkarmak için şimdiden kazmaya başla.
Çünkü erteledikçe dibe batan bir hazineymiş bu, bugünlerde öğreniyorum.
Sen sen ol içinde' çıkar beni' diye yankılanan o sese rağmen üşengeçlik battaniyesini üstüne çekip uyuma.
Biliyorum uyku, çok tatlı.
Ama hareket de berekettir unutma.
Kalk eline bir kağıt kalem al.Belki ileride çok ünlü bir ressam olmak için kaybedecek bir günün bile yoktur.
Belki basım sayısı üç basamaklıları bulmuş bir yazar olmak için bugünden birikim yapman gerekiyordur.
Belki sesini duyuracağın yer tam da burasıdır ve sen şimdi sesini çıkarmazsan o treni kaçıracaksındır.
Belki ellerin çamura değdiğinde seramikten harikalar yaratacaksındır kim bilir.
Bunu anlamak içinse çamuru bulman ve onunla oynaman gerekiyor unutma.
Hayat da yeteneklerin de sana bir kitap halinde sunulmayacak.
"Hayatın bilmemkaçıncı sayfasında karşıma çıkar nasılsa" diyeceksin biliyorum.
Üzgünüm ama çıkmıyor.
Ve bir konuda çok yetenekli olsan bile birilerinin seni uyandırmasını asla bekleme.
Hayatını sürekli birilerinin yaptıkları üzerine kurmak, sonsuza kadar seni uyutabilecek tek şeydir.
Eğer sen içindeki hazinenin farkına varır ve bugün kendini keşfedebilirsen ileride yazdıkların bir sınıf dolusu parlak gözlü çocuğa ilham olsun diye okutulabilir.
Belli mi olur belki bir çocuğun hayatı sayende değişir.
Bir kumbara gibi düşün hayatı.
İçinde kendini biriktirdiğin, biriktikçe çoğaldığın bir kumbara.
Gelip geçerken attığın her güzel şey hatta hayatına girenlerin sana bir güzellik olsun diye uzattığı her yardım eli ileride dudaklarından 'iyi ki' olarak dökülecek.
Bazı şeyleri aceleye getirme.
Dikkatli ol.
Henüz yer çekimi ile tam olarak tanışmadığın dünyanda yaşadığın şeyler,hayatına aldığın insanlar ileride yere çakılmana sebep olabilir.
Yumuşak inişler yapmak istiyorsan hayatına girenlere dikkat et annenin söylediklerine kulak ver.

Bazen en güvendiğin insanlar bile yanılabilir unutma.
Doğru kararı birilerinin senin için vermesini bekleme.
Doğruyu bulmayı öğren.
Bunun yolu da hata yapmaktan geçiyor.
Hata yapmaktan korktuğun için asla vazgeçme.
Seçici ol.
Her kitabı okuma, her filmi izleme, her güzel şeyi giyme, herkes yapıyor diye her şeyi yapma.
Kitabın da filmin de giydiklerin de seni yansıtıyor unutma.
En önemlisi de sözcüklerin.
Seçtiğin her kelime aslında hayatta nerede olmak istediğinin cevabını verir.
Zeka perdeleri olan bir yelpaze gibidir unutma.
Duygusal zeka dediğimiz şey ise her zaman geliştirebileceğin ve daima seni bir adım öne geçirecek olan asıl şeydir.
Geliştirmenin yolu ise önce kendini tanımaktan sonra ise insanların yerine kendini koyabilmekten geçiyor.
Empati, hayatın hangi duygusunu yaşıyor olursan ol unutmaman gereken en önemli kelime.
Affedici ol.
Değer verdiğin insanlar için kredili çalışma.
Onların içinde her an tükenebilecek bir şeymişsin hissini uyandırırsan seni çabucak tüketmeyi seçeceklerdir.
"Böyle yapıyor ama canı bir şeye sıkılmıştır" diyebil.
İnan bana böyle düşünüp sakin kalabildiğin her an olgunlaştığını hissedeceksin.
Böyle böyle büyüyeceksin...