Hakkınızda "canlıdır, bırakın dursun" diyorlardır ama oradasınızdır ve olanların farkındasınızdır.
Oraya ait olmamanız yonca yaprağı olduğunuz gerçeğini asla değiştirmez yine de fazla olduğunuzu biliyor olmak içinizi burkar.
Yağmurlar yağar üzerinize, damlaları süzülür her zerrenizden.

Sanki kökünüz ayrıymışçasına diğerleri gibi güzel kalamazsınız, günden güne sararıp solarsınız.
Çaresizlik ne demekmiş yaşayarak öğrenirsiniz.
Ya da nasıldır biliyor musunuz ?
Süslenip püslenip içine reçel doldurulmuş, birine hediye edilmiş bir kavanoz gibisinizdir.
Birileri için hediye olduğunuzu hissettiğiniz her an aynada gözünüze daha da güzel görünürsünüz, önemsendiğinizi bildikçe asla diğerleri gibi olmayacakmışsınız gibi gelir.
Ama zaman acımasızdır, gün geçtikçe üzerinize renkli kalemlerle çizilmiş desenler silinmeye başlar.
Reçeliniz biter, insanların ağzını tatlandıramaz olursunuz,
O gün muhafaza edilmeniz gereken yerden,buzdolabından, çıkarılıp önce diğerlerinin yanına sonra da kapının önüne konulursunuz.
Yağmurlar yağar üzerinize, her damlası içinize dolar.
Bir gün gelir taşarak ya da kırılarak boşalırsınız.
O gün geldiğinde kiminiz aşk kiminiz hüzün akıtır o su aksın yolunu bulsun diye yapılmış çukurlardan.
Yolunu bulmasını dilersiniz.
Taştıysanız hala bir umut vardır.
Ama kırıldıysanız geriye sadece parçalarınız kalır.
İçinizden akıp gidenler yağmur suyuna karışır, fark bile edilmez çoğu zaman.
Bir daha dolamayacak olmak içinizi rahatlatır bir süre.
"Oh be, artık bitti !" dersiniz.
Ruhunuzu ipe asıp havalandırırsınız.
Bir daha tek parça olamayacağınızı anladığınızdaysa duygularınız çoktan etrafa dağılmış olur.
Zaten dağınık olan hayatınızı bu sefer darmadağın olmuş bir şekilde düzene sokmaya çalışırsınız.
Kim bilir, belki başarırsınız...
(08:09) Bu yazıyı yazdığım on beş dakikanın her saniyesinde kulağımda hüzünlü mü umutlu mu bir türlü karar veremediğim bu parça vardı.Umarım umutludur.Keyifle dinleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder