Gözlerimin önünde büyüyüverdi bir anda.
Ne kadar da annemsi bir sözdü.
Bazen size de olmuyor mu?
Bazı cümleler baştan aşağıya dikilmiş bir elbise gibi giydiriliveriyor insana.
Her gün biraz daha yapışıyor üstüne o elbise.
Ne zaman duysam o geliyor aklıma.
Sonra yürüdük biraz daha.
Yüreğinden öpüp uğurladım onu köşenin birinden.
Yavaş yavaş yolda ilerlerken o veya bu şekilde hayatımı alıp karşısına oturtan ve ciddi bir konuşma yapan insanları düşündüm.

Kimseye 'bugün yatıya kalır mısın?' demediğimi fark ettim.
Meğer ben hep 'yatıya kalsana'daki samimiyetten korkmuşum.
Ama yine de bazen hayatım birilerinin evinde gecenin geç saatlerinde terliklerle dans etmiş.
Belki hiçbir terlik tam ayağına oturmadığı için yerini yadırgadı.
Belki terlikle gezmeyi zaten sevmezdi.
Belki de bunların hepsi birer bahaneydi.
Öyle ya da böyle hayatım birilerinin evinde kalmış olsa da hep benim yanımda uykuya daldı.
Uyurken ne kadar da savunmasız olduğunu kimse görmesin diye ona söz geçirebilmeyi öğrendim zamanla.
Uyumadan önce bazen saatlerce karşılıklı oturup aramıza büyük büyük hendekler açtık.
Hayatıma uzaktan baktığımda yaşarken fark edemediğim ne çok şeyi fark ediyordum, şaşırdım.
Yanı başında büyüdükçe büyüyen şeyler uzaktan bakıldığında ne kadar da küçüktü.
Bende miydi sorun yoksa uzaktan bakabilenlerde miydi?
Bunun cevabını kendime veremedim.
Belki de bir kez daha kendime karşı dürüst olmak korkuttu beni.
'Korkmaktan korkma!' yazıyordu geçenlerde okuduğum bir dergide.
Bu sorunun cevabını kendinize verebiliyorsanız siz de affedebilmişsiniz belli ki.
Hem kendinizi,hem hepsini...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder