30 Temmuz 2024 Salı

Madem

Beklemek nasıl bir eylem sence ?

Durağan mı yoksa alabildiğine devingen mi ?

Demleniyor muyuz yoksa çürüyor muyuz ?

Durağan olsaydı giymeye kıyamadığım beyaz gömleğim dolapta öylece sararır mıydı ?

Sararacağını bilsem eskimesine göz yumar mıydım ?

Ya da umduğu gibi olmayacağını anlasaydı notlar bırakmaya devam eder miydi yine de ?

Beklemek, muhteşem bir durağanlıkta göründüğü için duygularımızın konfor alanı, belki bir süreliğine saklama kabı olurken diğer iyi tüm ihtimallerden de gönüllü bir vazgeçiş aynı zamanda. 

Oysa her şeyin bir son kullanım tarihi yok mudur ?

Buzluktayken bile çürümeye devam etmiyor mudur sakladıklarımız ?

Beklemenin ne büyük bir hareket hali olduğunu anlıyorum bugünlerde.

Çürümeden toprak olabilmenin yollarını arıyorum. 

Keyifle dinleyin. (bkz. 03:08)

11 Haziran 2024 Salı

Sen ve Ben

Nasılsın ?

Cevabı gerçekten merak eden insan sayısı ne kadar da az hayatımızda. 

Herkes, bir an önce konuşma sırası ona geçsin diye heyecanla bekliyor sanki. 

Hatta sırf bu yüzden duyduğu cevaplarla, bir cümle fazladan söylenmiş her şeyle sabrı sınanıyor.

Adına da "öz şefkat" diyor.

Kısıtlı dinlediği zamanlarda yanlışlıkla aynı fikirde olunmadığı ihtimalinde de "öyle olmakla" suçlamaya başlıyor had bildirirmişçesine.

Sanırım bu yüzden hepimiz sonsuz bir yalnızlığı üzerimize çektik yorgan gibi. 

Bile bile anlatmaya çabalamaktansa sessizce uyumayı tercih ettik. 

Yıllar içinde baktığı her şeyi romantikleştiren gözlüklerimiz şeffaflaşmaya, gözümüzü değdirdiğimiz her yer buz kesmeye başladı. 

Gerçekten birini sevmenin, onu zihnimizi ele geçirmişçesine düşünüp deli gibi merak etmenin nasıl bir his olduğunu unuttuk. 

Oysa yaşamakla nefes almak arasındaki fark değil miydi bu ?

Umarım "nasılsın" sorusunun cevabını gerçekten merak ettiğiniz insanlar konuşuyordur içinizde ve siz yaşıyorsunuzdur. 


Gününüz güzel geçsin. 11/06/2024 - 15:47

Keyifle dinleyin.