18 Kasım 2015 Çarşamba

Küçük Kara Balık

Fotoğraftaki kadını tanıyor musunuz?
Bu kadın istisnasız her sabah beşte kalkıp öğrencileri için dersine çalışan bir öğretmen.
Bu kadın, üzerine çullanan her şeyi dürüp büküp sandıklara kapatabilmiş,elinin tozunu silkip yoluna devam edebilmiş güçlü bir kadın.
Bu kadın, zamanın üzerine diktiği bencillik zırhını kenara bırakıp çocuklarına sarılmış bir anne.
Bu kadın, karşılıksız yapılan iyiliklerle tanışmama vesile olmuş bir arkadaş.
Nefessiz kalıp sınandığım anların hepsinde hayatla arama hendekler kazabilmek için kürekler kuşanmış bir kardeş.
Bu kadın, her seferinde mucizelerinden birini daha gerçekleştirip küllerinden doğabilmiş bir evlat.
Bu kadın, benim şu hayattaki en büyük gurur kaynağım.
Bu kadının kolları benim ilk evim.
Bu kadın benim annem.
Annem.
Benim bile kendime inanmayı bıraktığım anlarda bana inanmaktan asla vazgeçmeyen tek insan.
Ben, bugüne dek düşüyorum dediğim zamanların hepsinde kendimi onun kollarında buldum.
Beni yakaladığı anların hepsinde kulağıma yumuşacık sesiyle "yanındayım" dedi.
Güven duygusu ile tam da bu anlardan birinde el sıkıştım.
Vitrinine dizdiği tüm güzel duyguları tek tek üzerime giydirdi.
Aynaya her baktığımda bir öncekinden çok daha güzel görünüyordum.
Bazen üzerime göre olmadığı da oldu.
İstemiyorum diye direttim de zaman zaman.
Ağladım zırladım da hatta.
Öyle zamanlarda iğneyi ipliği eline alıp tam bana göre olmasını sağlamasaydı bugünkü İpek olamazdım.
Bilmem, belki vitrin camların olmadan bile bu kadar güzel görünüyor olmasaydın seni kırmak bu kadar kolay olmazdı.
O camları indirdikten sonra bile cevabını susarak vermeseydin belki de şefkat duygusuyla hiç tanışamazdım.
Hayatla aramdaki şeffaf cam olmasaydın muhtemelen çoktan kırılırdım.
Akvaryumunda beni özgürce yüzdürmeseydin bugün ters dönmüş bir balık olurdum belki de.
Senin gibi bir akvaryum olana dek senin balığın olarak kalacağım.
O gün geldiğinde tek dileğim balıklarımı özgürce yüzdürebilmek olacak.
İyi ki doğdun canımın içi.
Seni çok seviyorum ve çok özlüyorum.



.