Sol kulağının arka tarafına, saçlarının arasına gizlenmiş bölmeden takılan ufacık bir parçandı bugün her şeyin sebebi.
Bugün de tıpkı dün gibi uzaklara daldığın anlarda aklına gelenleri, o ufacık şeyin içindekileri, insanlara anlatmayı ve rahatlamayı denemedin.
Oysa kablosunu çekmecenin derinliklerinde kaybetmediğin belki de tek hafıza kartıydı aklının içindeki.
Bir çırpıda ağzından çıkıp, boğazında kalan yumruyu midene yuvarlayıverecekken bu sefer neden kapıların arkasında duvarları yumrukladın bilmiyorum.
Aslına bakarsan bugünlerde etrafındaki çoğu kişi senden farklı değil.
Sen bugün 'neden ben' ile başlayan cümlelerinin sonuna soru işareti koymazken 'artık dayanamıyorum'la başlayan ama sonu gelmeyen cümleler kurdu pek çok kişi senden habersiz.
Bakma,aslında seninle birbirimize çok benziyoruz.
Tek istediğimiz hayata dair her uyandığımız sabahta galerimize bir fotoğraf karesi daha ekleyebilmek.
Tek derdimiz ise tam o kareyi yakalamışken 'hafıza dolu,lütfen bir şeyler siliniz' uyarısıyla karşılaşıyor olmamız.

'Bu olmaz,bu da olmaz' derken hiçbirini silmeyi göze alamadığımız gerçeğinin geçmişle yaşıyor oluşumuz gerçeği ile kesişim kümesi oluşturup bizi yutuvermesi.
Tüm bunlara rağmen sen de farkında mısın ayakların daha sağlam yere basıyor artık.
Çok çabuk devre dışı kalmamak için uçuş modunu kapatırken ekran parlaklığını da azaltmışsın sanki hayatın.
Bazı şeyleri görmemek,duymamak artık ruhuna daha iyi geliyor gibi,göz görmeyince gönül katlanıyor.
Büyüyorsun galiba.
Tıpkı herkes gibi...
Yaşarken fark edemediğin şeylere uzaktan bakıyorsun şimdi.
Ve fark ediyorsun.
Hayatını uzaktan izlerken boşluğa attığın her adım şimdilerde sana bir basamak oluyor ve sen hayallerine doğru çıkıyorsun.
Tıpkı benim gibi...