6 Haziran 2015 Cumartesi

Dile gelen hediye

Her insanın hayatında bir Aslı olmalı.
Hayatta asıl olanı kaybetmeye yüz tuttuğu zamanlarda elinden tutup gerçeğe döndüren bir Aslı.
Aslım.
Ne var ki kendisi bu kadar ılımlı görünürken nasıl olur da bir anda kaplan kesiliverir bilinmez.
Hoş onun sayesinde ayaklarım ne zaman yeryüzünden elini eteğini çekecek gibi olsa yer çekimiyle tekrar tekrar tanıştı.
Bana kalırsa bir aklın insan hayatındaki son durağı baştır.
Ve Aslı onu ilk tanıdığım zamanlarda bile, ki bu dört yıl öncesine tekabül ediyor,son duraktaki bankta oturuyordu.
Ona öylesine uzaktım ki oturduğu yerden bakınca ufacık göründüğüme eminim.
Belki de bu yüzden aynı sınıfta olmamıza rağmen en son tanıştığım insan oldu kendisi.
El salladığımı fark edince gülerek bana doğru gelmeye başladı.
Ortada buluşunca, ki o hızlı yürümeyi sevdiğinden olsa gerek bana daha yakın bir ortaydı,'haydi aynı evde yaşayalım!' dedik.
Onunla 'birbirimize dönüşüm' adlı hikayemiz tam da burada başladı.
Karaoke geceleri,doksanlar partileri derken üç karış havada olan aklımız ivme kazandı ve beş karışa kadar çıktı.
Durduk yere mutfakta aynı şarkı aklımıza geldi ve bağıra bağıra söylemeye başladık.
Birbirimize baktık ve güldük.
Aynı anda aynı tepkileri verip aynı cümleleri kurduğumuz için hayata dair pek çok repliğimin onunkiler arasına karışmış olma ihtimali aklımı kurcalamaya başlamıştı.
Böyle anlarda şaha kalkan İpekliğimle onu havalara atıp atıp tutasım geldi ama bunu ona hiç söylemedim.
İstanbul'daki ailem olmuştu.
Geçirdiğim buhranlı dönemlerde beni,gözlerini devirerek üstüme gelen sorulardan da canımı sıkan insanlardan da koşarak uzaklaştırmayı becerdi.
Sakinleştirdi.
Üstümde rehabilite edici tüm tedavi yöntemlerini fark etmeden uyguladı.
Başka seçeneğim var mıydı bilmiyorum ama zamanla kendime geldim.
O yine de hiçbir zaman elini üzerimden çekmedi.
Birilerinin aklının ucuna oturup gelmeyi beklediğim zamanlarda kolumdan tutup çekiştirdi.
Edi ile Büdü
Birbirimizin bilip, bildiğimizi birbirimizden sakladığımız sırlarımız da oldu.
Sustuk öyle zamanlarda.
Konuşmadan 'yanındayım' dedi.
Yine susarak 'iyi ki varsın' cevabını verdim.
Kimse duymadı ama o anladı.
Paylaştık.
Bazen hiç komik olmayan şeylere saatlerce güldük.
Son yılımıza girerken onu kapıdan uğurlaması artık çok daha zor.
Bu sefer de dönecek dönmesine de sonrası yüreğimi burkuyor.
Her anımda yanımda olsun onu ne çok sevdiğimi söylemesem de bilsin.
Şairin de dediği gibi aslı varken surete hiçbir zaman gerek kalmadı.
Dilerim hayatınız boyunca aslınızla barışık kalırsınız.
Aslımın doğum günü kutlu olsun.

4 Haziran 2015 Perşembe

Yolculuk

Yalnızlığın kollarında eğreti durduğum zamanlar oluyor.
Kollarındayken boynuna dolanasım geliyor da ağzından çıkanı kulağı duymayabiliyor bugünlerde.
Aklımdan geçen cümleleri tek tek yolda durdurup hesap soruyor sanki.
Hepsine 'peki neden?' diyor hiç de alçak olmayan bir sesle.
Neden bu, senin başına geldi.
Neden bunu yaşıyorsun.
Hayatının köşesi burası mı?
Buradan dönünce mi değişecek her şey?
Yoksa gittiğin yollar mı hep yanlış?
Gittiğim yollara bakıyorum.
Uzun gündüzlerin, bitmeyen gecelerin yaşandığı yollar...
Kapıdan çıkan fosforun karanlığı dağıttığı yollar...
İçinde ne yaşandığı bilinmeyen, perdeleri hep çekili evler...
Bir yanıp bir sönen sokak lambaları...
Her yeni günde içi hayallerle doldurulmuş evlerden birine daha alıcı çıkmıyor.
Ona da yazık oluyor.
'Bilmem' diyorum.Gittiğim yollar mı hep yanlış?
Yoksa ben mi yanlış yoldayım?